Kayıt dışı çalışma oranlarının oldukça yüksek olduğu Türkiye'de, göçmen ve mülteci olmanın getirdiği dezavantajlılıkla birleşen işçilik tecrübesi, kişiler daha ülke sınırları içerisine girerken başlayan bir ticari faaliyet alanına ve yoğun bir güvencesizlikle örülmüş bir sömürüye  işaret etmektedir. Yürürlükte olan kanun ve mevzuattaki eksiklikler nedeniyle çalışmak, mülteciler için yaşamaya içkin ve tanınan bir hak olmaktan çıkmış ve ayrıca mücadele edilmesi gereken özel bir alana dönüştürülmüştür. Bu süreçte mülteciler bir taraftan zorlu şartlardan kurtularak yaşamlarını idame ettirmek isterken, diğer taraftan sermayenin onun tüm dinamiğini neredeyse tekel olarak belirlediği piyasada yerli emek ücretinin çok altında ücretlerle,  genellikle yerli işçi tarafından tercih edilmeyen işlerde ve onlara nazaran daha uzun saatler, üstelik de insanlık dışı çalışma koşullarında çalışmak durumunda kalmaktadır. Çeşitli insan hakları ihlallerine konu olan bu süreç,  kanundaki eksikliğin yanı sıra var olan mevzuatın yeterince uygulanmaması ya da uygulamaların denetlenmemesinden kaynaklandığı gibi istihdam alanına ilişkin hak savunuculuğu yapan emek örgütlerinin örneğin sendikaların, siyasal partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının konuya yeterince eğilmemesinden dolayı derinleşmektedir.

Raporun tamamını "PDF Dökümanını İncele" butonundan indirebilirsiniz.